12 Temmuz 2011 Salı

Prag - Aralık 2007

BİN YILLIK ALTIN ŞEHİR !
Lady travel tur programı ile İzmir den sabahın erken saatlerinde Çek Cumhuriyeti nin başkentine uçtuk.Öğlen saatlerinde şehrin meydanında masal şehrinde tarihi yaşamak için aralık ayının dondurucu soğugunda ( hele izmirden gidenler için..çok soğuk ) rehberimiz etrafında toplanmıştık. ( rehberimiz bölgeyi ,coğrafyasını,politik tarihini  vs.. çok iyi bilen ve anlatan bu güne kadar rehberli organizasyonlarda karşılaştığımız en profosyonel rehberlerdendi.sanırım annesinin çek olmasının ve annesinin Prag ta yaşamasınında bunda olumlu etkisi var :)

Eski Saray bölgesini gezerken nerde fotograğ çekeceğimizi şaşıyoruz. Ve muazzam güzellikteki binaların arasından yürüyerek Charles Köprüsünden geçiyoruz. Eski şehir meydanındaki Astronomik saat mutlaka görülmeli. Saat ortaçağda charles ünv. de profösör olan Hanuş usta tarafından yapılmış.Saatin en büyük özelliği her saat başı açılan pencereden 12 havarinin heykelinin geçmesi, birde saat üzerinde 4 adet kukla var bu kuklalar; bilim - adalet - astronomi - eğitim simgeliyormuş.Rehberimiz bu detayları anlatınca insan gerçekten etkileniyor. Birde saati yapan usta çok meşhur olunca Kral aynı saati tekrar yapmaması için ustanın gözlerine mil çektirmiş ve usta kör olmuş ! Bunun üzerine Hanuş usta saatten kendini atarak intahar etmiş ( asıl amacı saati bozarak intikam almakmış ) ve o günden sonra saat 50 yıl çalışmamış sonra tamir ettirilmiş.
Prag, 2.Dünya savaşından sonra çok fazla zarar görmediği için tarihi mekanları hala bakımlı ve görkemli. Heykelleri, şehrin ortasındaki Vltava Nehri üzerindeki Karluv ( Charles ) Köprüsü , Astronomik saati , gotik tarzı katedralleri ile şehrin tamamı adeta açık hava müzesi gibi..Şehrin tarihi ile ilgili kitaplarda şehirden "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" diye basedildiği görülüyor. Zaten şehir UNESCO 'nun listesinde .

Eski kasaba kulesinin önü, Charles Köprüsü eski şehri ( kasaba ) Prag Şatosuna bağlıyor. Köprünün üstü çok güzel heykeller ile dolu. Gündüz köprü üzerinde yürümek ve fotograf çekmek turist gruplarının kalabalığından biraz güç!



Köprü ve şehre ait en güzel forograf ve resimler bu köprü üzerinde satılmakta ( biz siyah -beyaz çekilmiş çok güzel 3 adet fotoğraf aldık )
Akşam otele dönüp biraz dinlendikten daha doğrusu ısındıktan sonra akşam yemeğimizi yemek için Vltava nehrindeki tekne turuna katıldık. Yemekler , müzik keyifliydi ama bir sonraki gün tipik bir Çek restoranında folklör ve müzik eşliğinde yediğimiz yemek ( gulaş tabiki :) organizasyonu çok daha güzeldi.

Bu arada şehirde her yerde yeşil şişesi olan meşhur içkileri Becherovka yı göreceksiniz.bu yöresel içki tarçınlı -karanfilli ev likörlerine benziyor, birkaç kişiden çek viskisi diye bahsederken duyduk.Şişesi güzel olan yerel bir içki.
İkinci günümüzde kahvaltımızı ettikten sonra harita ve fotoğraf makinamızı alıp metroya bindik ve yürüyerek harika bir gün geçirdik.
Noel haftası olduğundan astronomik saatin olduğu meydan rengarenk ışıl ışıl standlar ile doluydu. Sokak yiyecekleri, hediyelik eşya standları bölgeye ait bütün özellikleri görebileceğiniz bir açık hava pazarıydı ve biz çoğu hediyelik eşyalarımızı burdan aldık. Bu standlarda satılan yiyeceklerle karnımız doymuştuk, pizza hamuru gibi açılan yağda kızardıktan sonra üzerine domates sosu ve peynir koyulan bir hamur yedik görünüşü çok iddalı olmasada tadı güzeldi. Ve artık daha çok sıcak birşeyler içme ihtiyacımız vardı. Bu sıcak mola için önceden hazırlığımız ve araştırmamız vardı; tabiki Cafe Slavia !
Vltava nehrinin karşısında Pariska caddesinde bulunan kafe, 1956-58 yılları arasında Prag ta yaşayan Nazım Hikmet de sık sık gittiği bir mekan olarak biliniyor :

Şair memleketten uzak,
hasretten delik deşik
Eski Kent'te duruyordu.
Meydanlıkta yapayalnız
Gotik duvar üstünde
Hanuş ustanın saati
On ikiyi vuruyordu.
Ve çanları çalan ölüm
Ve yukarda öttü horoz
Şair memleketten uzak,
Hasretten delik deşik
Etrafına dalgın baktı

...............
Külahlı kuleler Pırağ şehrinde,
Ağarınca akşamın üzerinde
Düşe giren dünyalar aydınlanır
İstanbul'da bir Memet var
Altısına bastı bu yıl.
...............

Pırağ'da bir yandan ağarıyor ortalık
Bir yandan da kar yağıyor
Sulusepken
Kurşuni
Pırağ'da ağır ağır aydınlanıyor barok;
Huzursuz, uzak
Ve yaldızlarında kararmış keder.
Ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor.
Dördüncü Şarl Köprüsünde heykeller.


Nazım Hikmet kafeye gidip memleketini düşünüp kederlenip şiirlerini yazarken kafede bulunan bir ressam O nun bu halinin resmini yapmış, masada absinth şişesi ve absinth ile aynı renkte bir kadın silüyetinin olduğu bu tablo cafe slavia nın duvarında ... tablodaki adam pek Nazım Hikmet e benzemiyor ama böyle bir hikaye kulaktan kulağa dolaşıyor.
Soğuktan üşümüş ve yorgun bir halde çok sevdiğim Barış ile bizde bir köşeye oturduk duvarlara baktık, dışardaki köprüye büyülü şehrin uzanışına , 50 yıl önce belki Nazım ın da aynı masada oturmuş olma ihtimaline gülümseyip çaylarımızı yudumladık.ve tekrar gelelim biz bu şehre ! dedik.


Ertesi gün Karlovy Vary şehrine gittik. sıcak mineral su pınarlarının bulunduğu kaplıca şehri yemyeşil doğası ile çok güzeldi.Eğer tur ile gidilmiş bir gezi ise alınması tavsiye edebileceğim bir ekstra tur. Biz gezerken çok keyif aldık. bu şehrin bir diğer özelliği de biz Türkler için ; Atatürk ün de buraya gelip şehirde kalmış olması ...

KISA KISA ...
* Kafkanın müzesini gezmek, seviyorsanız kırtasiye malzemeleri almak not defteri,kalem vs..
* Karanfil /tarçın aromalı likörleri Becherovka yı deneyin ...beğenirseniz gelirken getirirsiniz.
* Denk gelirseniz kukla gösterilerini izleyin biz izleyemedik :(
* Ulusal Opera binasını görmelisiniz gerçekten çok güzel
* Kışın gidecekseniz kot pantalon yerine kadife yada kar pantalonu alın, ayakkabı olarakta kalın tabanlı bir bot yada içi tüylü kar çizmeleri çok yerinde seçim olacaktır !!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder