25 Temmuz 2011 Pazartesi

Sığacık Eylül 2010

Çalışmadığımız bir cumartesi fotoğraf makinamızı çantamıza koyduk. Evden çıkmadan nereye gideceğimize karar verdik. Uzun süredir gitmediğimiz Sığacık ve hiç gitmediğimiz Balıklıova seçeneklerimiz arasındaydı bu haftaki tercihimizi Sığacık tan kullandık. Yavaş şehir ( cittaslow ) seçildikten sonra gitmemiştik ( en son 2004 te sığacık yolu üzerinde mandalina bahçeleri içinde bir evin bahçesinde gözleme yemiş, çay içmiştik )
Sığacık Limanının hemen karşısındaki ,önünde güzel dondurma çeşitleri olan çay bay bahçesine oturduk, kahvaltı olarak bir patlıcalı bir otlu gözleme ( 3,5 TL ) ve çay (0,75 TL )söyledik. Gözlemeler çok güzel tavsiye edilir ! Oturduğumuz çay bahçesinin üzeri pansiyondu Burrg Pansiyon. İki kişilik klimalı bir oda tuttuk ( 50 TL ) çantalarımızı bıraktık ve denize girmek için çıktık.

Eylül ayı olduğundan cumartesi olmasına rağmen sahiller çok tenhaydı, deniz çok keyifliydi. Akşam güneş batana kadar deniz kenarında kitabımızı okuduk, doya doya yüzdük. Akşam şehre dönmeyeceğimiz düşünceside keyfimizi daha da arttırdı. Telaşsız telaşsız sığacık limanına döndük, pansiyonda üzerimizi değiştik.
Kaldığımız yerden liman, sığacık kalesi, balıkçılar heryer 5 dakika yürüme mesafesinde oldu için yürüyerek bütün köyü gezebiliyorsunuz.

Az önce batan güneşin kızıl ışıklarında, üşütmeye meğilli esen rüzgarın ferahlığı ile kaleyi gezdik. Kalenin içinden çıkılan dar sokaklarda dolaştık ve artık takaların kenarında deniz kokusunu içimize çekerek balık yemenin ve buzlu bir rakı içmenin zamanı gelmişti. Kalenin karşısındaki yan yana üç balıkçıdan en baştaki Burç Restaurantta, elimizi uzatınca suya değecek mesafedeki bir masaya oturduk.
Yemekten sonra , limanın boyuna yürüdük, gündüz olmayan kalabalık akşam serinliğinde sahili ve limanda kurulan akşam çarşısını doldurmuştu. Mütevazı, sevimli, tahta masa sandalyeleri ile hala küçük balıkçı köyü havasını koruyan sığacık, gerçekten cittaslow !
Birde her evin çatısında , kenarında ,köşesinde bir salyangoz figürü görüyorsunuz. Yavaş Şehrin dünyadaki semboluymuş.
İncik boncuk satılan tezgahları dolaştık, çay içtik , şaraplı dondurma * yedik, tekrar çay içtik. Ve neyseki sabahta burda uyanacaktık :)
Pazar günü Sığacık pazarı çok güzel ve iştah açıcı ! Köyün içine kurulan pazarda sadece Seferihisarda yetişen meyve sebzeler satılıyor. Birde pazarın yarısından çoğu Sığacıklı kadınların yaptığı birbirinden lezzetli baklava, kalburabastı, sarma , kesme erişte satan tezgahlar ile dolu ister evlerin bahçelerindeki masalara oturup bunlardan yiyebilirsiniz istersenizde eve giderken yanınızda götürürsünüz.
Biz pazar kahvaltımızı pazardan aldığımız börekler ile yaptık.
Akşam eve dönerken tekrar pazara uğrayıp, sarma ,kalburabastı, kestane ve incir reçeli aldık.
Mutlaka bir pazar günü Sığacık a gidin pazarında dolaşın ,limanda demli bir bardak çay için.
Dilerim yıllar sonrada bu küçük sevimli kıyı köyü böyle mütevazı kalmayı başarır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder